Türker İnanoğlu’nu dışarıdan tanıyan ve sadece “resmi” görünüşünü bilenler, yaşamının her anında böyle olduğu sanısına kapılabilir. Oysa özel yaşamında tamamen farklıdır. Daha neşeli, şakacı, sevecen ve babacandır. Başka bir deyişle “bir başka İnanoğlu” çıkar karşımıza. Evine, ailesine, özellikle çocuklarına son derece düşkündür. İlker İnanoğlu’ndan olan tek torununa karşı son derece yumuşak bir portre çizer. Çevresine karşı ise yardımsever, duyarlı ve insancıldır.
Türker İnanoğlu en keyif aldığı yolculukları ve tatilleri hep ailesiyle yapmıştır. Bunu onun tüm filmografisinde görmek mümkündür. Aile kavramı, aile ortamının sıcaklığı hemen tüm filmlerine yansır. Yapımlarının bunca ilgiyle ve sevgiyle karşılanmasının altında bu gerçeğin yattığının bilincindedir kendisi de. Gerek oğlu “Yumurcak” İlker İnanoğlu, gerekse kızı Zeynep İnanoğlu hep bu özenle yetişmiş ve kendi kulvarlarında başarılı birer birey olarak toplumdaki yerlerini almışlardır. Onlardan söz ederken “dünyadaki en değerli varlıklarım” diye tamamlar sözlerini. Ve biz gerçek, “bir başka” İnanoğlu’nu orada görürüz.